Kanserde Erken Tanı ve Tarama

MEDİKAL ONKOLOJİ


Genelde çok kullanılan bir ifade vardır: “kanserden korkma, geç kalmaktan kork” diye…

Çok doğru bir sözdür. Ancak, ne yazık ki ana sorun, yaklaşık 2 cm. ve üzerindeki kanserlerin hastalar tarafından elle fark edilebilir olması ve biz kanseri ilk fark ettiğimizde kitlenin içinde çok sayıda tedaviye dirençli hücreler gelişmiş olmasıdır. Kanseri daha erken fark etmek bedenimizin farkında olmakla başlar. Örneğin daha önceden olmayan mide şikayetlerinin başlaması; boynumuzda yeni ve ağrısız bir beze hissetmek, memede sert, nohut gibi bir kitlenin ele gelmesi; dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler, zaman zaman kanama; karında giderek artan şişkinlikler ve eşlik eden kilo kaybı; geçmeyen öksürük, iştahsızlık, halsizlik gibi müphem belirtiler kanserin erken habercisi olabilir.

Ayrıca, ailede kanserli birey sayısı fazla ise daha da dikkatli olmalısınız. Bazı durumlarda erken yaşlarda kanser tarama için hekim kontrolünde olmanız gerekebilir. Ancak, ailenizde belirli kanser tiplerinin daha sık görülüyor olması, sizde de mutlaka bu kanserin görülme riskinin yüksek olduğuna işaret etmez. Bazen farklı kanser tipleri de ailenin değişik bireylerinde karşımıza çıkabilir. Örneğin, BRCA geni mutasyonu olan ailelerde meme kanseri olduğu gibi, yumurtalık kanserleri de görülebilir. Veya, bu ailelerin erkek bireylerinde prostat, pankreas kanserleri de ortaya çıkabilir.

Yine de kanserlerin sadece %5-15’inin genetik geçişli olabileceğini unutmamak gerekir. Kısacası hastalarımızın çoğunda onları erken tanı için uyaran bir aile hikayesi veya genetik geçiş bulunmaz. Bu nedenle, ailelerinde herhangi bir kanser hikayesi olmayan bireylerin de kendilerinin farkında olmaları gerekir.

Tarama ve erken tanı sayesinde ölümlerin azaltıldığı kanıtlanmış olan kanserlerde önerilen tarama yöntemlerini şu şekilde özetleyebiliriz:


Meme Kanseri

Aile hikayesi veya göğüs duvarına ışın gibi artmış riski olmayan bireyler için 20’li yaşlarda başlayan ve bu konuda deneyimli merkezlerce yapılan meme muayeneleri önerilir. 40 yaş ve üzerinde mamogramlar ve gerektiğinde USG ile taramalar başlar. 40-49 yaş arasında mamogramların sıklığı konusunda çelişkili veriler bulunmakla beraber; 49 yaş üzerinde yıllık aralarla mamogramlar önerilir.

Meme kanserinde yüksek riskli olanlar; hesaplanmış bir model olan Gail modeline göre 5 yılda %1.7 meme kanseri gelişme riski olan; göğüs duvarına ışın tedavisi uygulanmış olan; kuvvetli aile hikayesi olan ve bazı kansere eğimli meme hastalığı (atipik duktal hiperplazi, lobuler karsinom in situ vb.) olan bireylerdir. Bu bireylerde genelde 25 yaş ve üzerinde tarama mamogram ve ultrasonografileri; 6-12 ayda bir deneyimli hekim kontrolleri önerilir. Meme kanseri gelişme riski %20’nin üzerinde olan; meme kanseri yatkınlık geni taşıyan veya 10-30 yaşları arasında meme tarafına ışın uygulanmış olan bireylerde yıllık mamografi ve 6 ayda bir tekrarlanan ultrasonların yanısıra tarama amaçlı meme MR tetkiki de standart olarak önerilmektedir. Yapılan kan testleri sonucunda genetik kanser sendromu riski taşıdığı anlaşılan bireylerde bazen koruma amaçlı ilaç tedavileri veya cerrahi yöntemler de uygulanmaktadır.

Taramalarda ortaya çıkan şüpheli kistler veya düz yapılı kitleler 6 aylık aralarla takip edilmeli ve gerektiğinde müdahale edilmelidir. Benzer şekilde meme başından gelen akıntılarda da dikkatli olunmalıdır. Meme başında birçok noktadan gelen ve sadece bastırmakla gelen akıntılar genelde sorun ifade etmez. Tek bir kanaldan gelen, renkli veya kanlı akıntılar kanserin belirtisi olabilir. Memede fark edilen her türlü şekil değişikliği, çekinti ve cilt değişiklikleri de yine deneyimli bir meme sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereken durumlar arasındadır.

 

Akciğer Kanseri

Aktif sigara içen veya 15 yıl öncesine kadar sigarayı bırakmış olan bireyler akciğer kanseri açısından yüksek risk taşımaktadırlar. Bu risk özellikle ailede akciğer kanserli bir birey varsa, KOAH veya akciğer fibrozisi gibi altta yatan bir akciğer hastalığı varsa artmaktadır. Hiç sigara içmese de yanında sigara içilen bireylerde de benzer şekilde risk yüksektir. Bu saydığımız risk faktörleri bulunan ve yaşı 50’nin üzerinde olan bireylerde yıllık aralarla düşük oranda radyasyon içeren bilgisayarlı akciğer tomografi (low-dose CT) ile tarama önerilmektedir.
 

Bağırsak Kanseri

Kolon kanseri olarak da bilinen bağırsak kanserleri toplumda oldukça sık karşılaşılan kanser türlerindendir. Yaş, barsağa ait hastalıklar ve beslenme alışkanlıkları bağırsak kanseri gelişme riskini etkiler. Aşağıdakilerden biri sizde varsa bağırsak kanseriyle karşılaşma riskiniz vardır ve bu nedenle erken tanı için uygun bir merkezle bağlantı kurmalısınız:

  • 50 yaşın üstü tüm bireyler
  • Önceden geçirilmiş rahatsızlıklar:
    • Bağırsak kanseri
    • Bağırsakta polipler ve polip oluşumuyla giden ciddi sendromlar
    • Crohn veya Ülseratif kolit gibi ciddi bağırsak rahatsızlıkları
    • Yumurtalık, rahim kanseri
  • Ailede (anne, baba, kardeş, çocuklar) bağırsak kanserli bir birey varsa

 

Bağırsak kanseri erken tanısı için doktorunuzun sizden isteyebileceği çeşitli incelemeler mevcuttur. Doktorunuz sizdeki risk faktörlerine göre bunların birini veya birkaçını isteyebilir.

  1. Dışkıda gizli kan testi: Çok basit olarak yaptırabileceğiniz bu testte az miktarda dışkıda kan olup olmadığına bakılır. Ancak bazı besinlerle bu testte yanlış pozitiflikler olabileceği akılda tutulmalıdır. Yine aynı şekilde bağırsakta kanser olmasına karşın testin negatif çıkabileceği de bilinmektedir.
  2. Bağırsak muayenesi (Rektal tuşe): Anüs yoluyla parmakla yapılan incelemedir. Bununla rektum veya anal kanal denilen barsağın son bölümünde bir kitle olup olmadığına bakılır.
  3. Radyoopak grafi: Makattan baryum içeren bir sıvı verilerek bir dizi röntgen çekimi yapılır. Buna göre bağırsak içinden bir kitle olup olmadığı değerlendirilir.
  4. Endoskopi: Ucu ışıklı bükülebilen ince bir boru yardımıyla makattan girilerek tüm barsağın incelendiği bir yöntemdir. Bugün için bağırsak kanserinin saptanmasında altın standart olarak kabul edilmektedir. Bağırsakta bir polip veya kitle varsa, bu yöntem sırasında çıkarılabilir.
  5. Sanal kolonoskopi: Seri halde çekilen bilgisayarlı tomografi görüntülerinden oluşur. Erken tanı yönünden koloskopi kadar etkili olup olmadığının belirlenmesi için çalışmalar devam etmektedir. Ancak, son yıllarda Amerikan Kanser Birliği tarafından tarama programlarında yer alması doğrultusunda görüşler ifade edilmiştir.

 

Erken Tanı için Tarama

 

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri

Çok sinsi bir kanser türü olan serviks kanserinde erken tanı gerçekten çok önemlidir. Çünkü, kanamalar başladıktan sonra fark edilen bir rahim ağzı kanserinde şifa sağlamak çok güçtür. Üstelik te tarama yöntemi çok basit bir sürüntüden ibarettir. Bilimsel verilere göre rahim ağzı kanseri için tarama şöyle yapılmalıdır:

Cinsel ilişkiden sonra ilk 3 yıl içinde ve 21 yaşından önce başlamalıdır. Taramalar yıllık aralarla yapılmalıdır. Sadece, 30 yaşından büyük kadınlarda, eğer öncesinde en az 3 kez sağlam sonuç alınmış olan sürüntü varsa ve altta yatan kansere öncü bir durum yoksa aralıkların 2-3 yıla açılabileceği kabul edilmektedir. Son yıllarda 30 yaşından büyük kadınlarda kanser öncüsü bir enfeksiyon olan HPV testinin yapılması da kılavuzlara dahil edilmiştir.

Rahim ağzı kanserinden koruyan HPV aşısının 12-26 yaş arası tüm kız çocukları ve kadınlara uygulanması önerilmektedir. Bu aşının en az 5 yıl süreyle HPV enfeksiyonundan koruduğu bilinmektedir. Ancak 40 yaşından sonra aşılamanın etkinliği konusunda henüz kesin veriler bulunmamaktadır.

 

Erken Tanı İçin Tarama

Toplum taramalarında hiçbir risk faktörü bulunmayan tüm bireylere 50 yaşından sonra dışkıda gizli kan incelemesi veya eğer olanak varsa kolonoskopi veya sigmoidoskopi önerilmektedir. Dışkıda gizli kan pozitif çıkarsa kolonoskopi yapılması önerilmektedir. İlk kolonoskopi normalse 10 yılda bir, sigmoidoskopi normalse 5 yılda bir bu incelemelerin tekrarı önerilmektedir.

Bağırsak kanseri için yüksek riskli birey tanımı:

  • Geçmişte bağırsak polipleri bulunmuş olması
  • Geçmişte tedavi edilmiş ve iyileşmiş bağırsak kanseri tanısının olması
  • Crohn veya ülseratif kolit gibi enflamatuvar bağırsak hastalığı nedeniyle tedavi görmekte olan veya bu hastalıklardan birisine ait tanısı bulunanlar
  • Birinci derece 1 akraba veya 2. dereceden 2 akrabasında bağırsak kanseri olanlar

 

Yüksek Riskli Bireylerde Tarama

Yukarda belirtilen yüksek riskleri olan bireylerde tarama genelde değişen yaşlarda kolonoskopi ile yapılır. Eğer ailede bağırsak kanseri varsa, sizde kolonoskopik taramaların ailede ilk görüldüğü yaştan 10 yıl önce başlamalıdır. Eğer enflamatuvar bağırsak hastalığı nedeniyle tarama yapılıyorsa taramaların bu hastalığın ortaya çıkışından 8-10 yıl sonra başlaması gerekir.

Eğer tarama kolonoskopisi sırasında polipler varsa bunlar kolonoskopi sırasında alınır ve kötü huylu hücreler olup olmadığını anlamak için patolojiye gönderilir. Bundan sonraki tarama aralıkları poliplerin tipine bağlı olmak üzere hekiminiz tarafından size bildirilecektir. Bu süre 6 ayla 5 yıl arasında değişebilir.

Eğer ailede sadece bir 2. derece akrabada bağırsak kanseri varsa toplum taramasına ait yukardaki kriterler doğrultusunda tarama yapılabilir.

 

Prostat Kanseri

Prostat sadece erkeklerde bulunan ve mesane (idrar torbası) altında yerleşen bir organdır. Yaşlandıkça prostat dokusunda büyüme görülebilir. Bu büyümenin kanserle ilgisi yoktur. Ancak idrar tutukluğu, yanma ve cinsel işlevlerde bozulmaya yol açtığında ameliyat edilmeyi gerektirebilir. Prostat kanseri de benzer bulgularla karşımıza çıkabilir. Prostat kanserini arttıran faktörler şöyle özetlenebilir:

  • 50 ‘nin üzerinde yaş
  • Ailede 1. Derece akrabalarda (baba, kardeş, erkek çocuk) prostat kanseri bulunması
  • Fazla yağlı beslenme ve alkol tüketimi

Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser tipidir. Ancak, en sık ölümlere yol açan kanser türü değildir. Bu nedenle toplumsal tarama yöntemleri ve taramaya başlama yaşı konusunda hekimler arasında halen tartışmalar sürmektedir.

Günümüzde prostat kanserini erken tanımak için kullanılan tarama yöntemleri şunlardır:

  1. Muayene: parmakla makattan yapılan muayene ile prostatta büyüme veya kitle olup olmadığına bakılır. Bu muayene sırasında prostat içinde hapsolmuş küçük kitlelerin fark edilmesi mümkün olmayabilir. Kısacası küçük kanserlerin yanlışlıkla atlanması olasıdır.

  2. PSA (prostat spesifik antijen): kanda bakılan bu madde prostatta olan her hangi bir sorunda yükselebilir. PSA değeri 1-4 ng/ml olan 7 erkekten sadece 1’inde gerçek kanser saptandığı bilinmektedir. Bu da PSA’nın yanlışlıkla pozitif bulunma olasılığının fazla olduğu ve güvenirliğinin düşük olduğu anlamına gelir. PSA değeri 4 ng/ml üzerindeyse kanser bulma olasılığı ortalama üçte bire yükselir.

Tarama için kanda PSA bakılmasına ve muayeneye genelde 50 yaşında başlaması ve yıllık aralarla yapılması önerilmektedir. Ancak, birinci derece akrabalarda prostat kanseri varsa tarama başlangıç yaşı 40 olarak kabul edilir. PSA değeri yüksekse veya muayenede şüpheli bulgular varsa doktorunuz sizden prostat biyopsisi isteyebilir. Prostat biyopsisi, ultrason adlı alete bağlı bir çubuk yardımıyla makattan girilerek prostat dokusundan parça alma işlemidir. Biyopside alınan parçalar patolog tarafından incelenerek, kanser taşıyıp taşımadığınız hakkında bilgi verilecektir.

Genelde çok kullanılan bir ifade vardır: “kanserden korkma, geç kalmaktan kork” diye…

Çok doğru bir sözdür. Ancak, ne yazık ki ana sorun, yaklaşık 2 cm. ve üzerindeki kanserlerin hastalar tarafından elle fark edilebilir olması ve biz kanseri ilk fark ettiğimizde kitlenin içinde çok sayıda tedaviye dirençli hücreler gelişmiş olmasıdır. Kanseri daha erken fark etmek bedenimizin farkında olmakla başlar. Örneğin daha önceden olmayan mide şikayetlerinin başlaması; boynumuzda yeni ve ağrısız bir beze hissetmek, memede sert, nohut gibi bir kitlenin ele gelmesi; dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler, zaman zaman kanama; karında giderek artan şişkinlikler ve eşlik eden kilo kaybı; geçmeyen öksürük, iştahsızlık, halsizlik gibi müphem belirtiler kanserin erken habercisi olabilir.

Ayrıca, ailede kanserli birey sayısı fazla ise daha da dikkatli olmalısınız. Bazı durumlarda erken yaşlarda kanser tarama için hekim kontrolünde olmanız gerekebilir. Ancak, ailenizde belirli kanser tiplerinin daha sık görülüyor olması, sizde de mutlaka bu kanserin görülme riskinin yüksek olduğuna işaret etmez. Bazen farklı kanser tipleri de ailenin değişik bireylerinde karşımıza çıkabilir. Örneğin, BRCA geni mutasyonu olan ailelerde meme kanseri olduğu gibi, yumurtalık kanserleri de görülebilir. Veya, bu ailelerin erkek bireylerinde prostat, pankreas kanserleri de ortaya çıkabilir.

Yine de kanserlerin sadece %5-15’inin genetik geçişli olabileceğini unutmamak gerekir. Kısacası hastalarımızın çoğunda onları erken tanı için uyaran bir aile hikayesi veya genetik geçiş bulunmaz. Bu nedenle, ailelerinde herhangi bir kanser hikayesi olmayan bireylerin de kendilerinin farkında olmaları gerekir.

Tarama ve erken tanı sayesinde ölümlerin azaltıldığı kanıtlanmış olan kanserlerde önerilen tarama yöntemlerini şu şekilde özetleyebiliriz:


Meme Kanseri

Aile hikayesi veya göğüs duvarına ışın gibi artmış riski olmayan bireyler için 20’li yaşlarda başlayan ve bu konuda deneyimli merkezlerce yapılan meme muayeneleri önerilir. 40 yaş ve üzerinde mamogramlar ve gerektiğinde USG ile taramalar başlar. 40-49 yaş arasında mamogramların sıklığı konusunda çelişkili veriler bulunmakla beraber; 49 yaş üzerinde yıllık aralarla mamogramlar önerilir.

Meme kanserinde yüksek riskli olanlar; hesaplanmış bir model olan Gail modeline göre 5 yılda %1.7 meme kanseri gelişme riski olan; göğüs duvarına ışın tedavisi uygulanmış olan; kuvvetli aile hikayesi olan ve bazı kansere eğimli meme hastalığı (atipik duktal hiperplazi, lobuler karsinom in situ vb.) olan bireylerdir. Bu bireylerde genelde 25 yaş ve üzerinde tarama mamogram ve ultrasonografileri; 6-12 ayda bir deneyimli hekim kontrolleri önerilir. Meme kanseri gelişme riski %20’nin üzerinde olan; meme kanseri yatkınlık geni taşıyan veya 10-30 yaşları arasında meme tarafına ışın uygulanmış olan bireylerde yıllık mamografi ve 6 ayda bir tekrarlanan ultrasonların yanısıra tarama amaçlı meme MR tetkiki de standart olarak önerilmektedir. Yapılan kan testleri sonucunda genetik kanser sendromu riski taşıdığı anlaşılan bireylerde bazen koruma amaçlı ilaç tedavileri veya cerrahi yöntemler de uygulanmaktadır.

Taramalarda ortaya çıkan şüpheli kistler veya düz yapılı kitleler 6 aylık aralarla takip edilmeli ve gerektiğinde müdahale edilmelidir. Benzer şekilde meme başından gelen akıntılarda da dikkatli olunmalıdır. Meme başında birçok noktadan gelen ve sadece bastırmakla gelen akıntılar genelde sorun ifade etmez. Tek bir kanaldan gelen, renkli veya kanlı akıntılar kanserin belirtisi olabilir. Memede fark edilen her türlü şekil değişikliği, çekinti ve cilt değişiklikleri de yine deneyimli bir meme sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereken durumlar arasındadır.

 

Akciğer Kanseri

Aktif sigara içen veya 15 yıl öncesine kadar sigarayı bırakmış olan bireyler akciğer kanseri açısından yüksek risk taşımaktadırlar. Bu risk özellikle ailede akciğer kanserli bir birey varsa, KOAH veya akciğer fibrozisi gibi altta yatan bir akciğer hastalığı varsa artmaktadır. Hiç sigara içmese de yanında sigara içilen bireylerde de benzer şekilde risk yüksektir. Bu saydığımız risk faktörleri bulunan ve yaşı 50’nin üzerinde olan bireylerde yıllık aralarla düşük oranda radyasyon içeren bilgisayarlı akciğer tomografi (low-dose CT) ile tarama önerilmektedir.
 

Bağırsak Kanseri

Kolon kanseri olarak da bilinen bağırsak kanserleri toplumda oldukça sık karşılaşılan kanser türlerindendir. Yaş, barsağa ait hastalıklar ve beslenme alışkanlıkları bağırsak kanseri gelişme riskini etkiler. Aşağıdakilerden biri sizde varsa bağırsak kanseriyle karşılaşma riskiniz vardır ve bu nedenle erken tanı için uygun bir merkezle bağlantı kurmalısınız:

  • 50 yaşın üstü tüm bireyler
  • Önceden geçirilmiş rahatsızlıklar:
    • Bağırsak kanseri
    • Bağırsakta polipler ve polip oluşumuyla giden ciddi sendromlar
    • Crohn veya Ülseratif kolit gibi ciddi bağırsak rahatsızlıkları
    • Yumurtalık, rahim kanseri
  • Ailede (anne, baba, kardeş, çocuklar) bağırsak kanserli bir birey varsa

 

Bağırsak kanseri erken tanısı için doktorunuzun sizden isteyebileceği çeşitli incelemeler mevcuttur. Doktorunuz sizdeki risk faktörlerine göre bunların birini veya birkaçını isteyebilir.

  1. Dışkıda gizli kan testi: Çok basit olarak yaptırabileceğiniz bu testte az miktarda dışkıda kan olup olmadığına bakılır. Ancak bazı besinlerle bu testte yanlış pozitiflikler olabileceği akılda tutulmalıdır. Yine aynı şekilde bağırsakta kanser olmasına karşın testin negatif çıkabileceği de bilinmektedir.
  2. Bağırsak muayenesi (Rektal tuşe): Anüs yoluyla parmakla yapılan incelemedir. Bununla rektum veya anal kanal denilen barsağın son bölümünde bir kitle olup olmadığına bakılır.
  3. Radyoopak grafi: Makattan baryum içeren bir sıvı verilerek bir dizi röntgen çekimi yapılır. Buna göre bağırsak içinden bir kitle olup olmadığı değerlendirilir.
  4. Endoskopi: Ucu ışıklı bükülebilen ince bir boru yardımıyla makattan girilerek tüm barsağın incelendiği bir yöntemdir. Bugün için bağırsak kanserinin saptanmasında altın standart olarak kabul edilmektedir. Bağırsakta bir polip veya kitle varsa, bu yöntem sırasında çıkarılabilir.
  5. Sanal kolonoskopi: Seri halde çekilen bilgisayarlı tomografi görüntülerinden oluşur. Erken tanı yönünden koloskopi kadar etkili olup olmadığının belirlenmesi için çalışmalar devam etmektedir. Ancak, son yıllarda Amerikan Kanser Birliği tarafından tarama programlarında yer alması doğrultusunda görüşler ifade edilmiştir.

 

Erken Tanı için Tarama

 

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri

Çok sinsi bir kanser türü olan serviks kanserinde erken tanı gerçekten çok önemlidir. Çünkü, kanamalar başladıktan sonra fark edilen bir rahim ağzı kanserinde şifa sağlamak çok güçtür. Üstelik te tarama yöntemi çok basit bir sürüntüden ibarettir. Bilimsel verilere göre rahim ağzı kanseri için tarama şöyle yapılmalıdır:

Cinsel ilişkiden sonra ilk 3 yıl içinde ve 21 yaşından önce başlamalıdır. Taramalar yıllık aralarla yapılmalıdır. Sadece, 30 yaşından büyük kadınlarda, eğer öncesinde en az 3 kez sağlam sonuç alınmış olan sürüntü varsa ve altta yatan kansere öncü bir durum yoksa aralıkların 2-3 yıla açılabileceği kabul edilmektedir. Son yıllarda 30 yaşından büyük kadınlarda kanser öncüsü bir enfeksiyon olan HPV testinin yapılması da kılavuzlara dahil edilmiştir.

Rahim ağzı kanserinden koruyan HPV aşısının 12-26 yaş arası tüm kız çocukları ve kadınlara uygulanması önerilmektedir. Bu aşının en az 5 yıl süreyle HPV enfeksiyonundan koruduğu bilinmektedir. Ancak 40 yaşından sonra aşılamanın etkinliği konusunda henüz kesin veriler bulunmamaktadır.

 

Erken Tanı İçin Tarama

Toplum taramalarında hiçbir risk faktörü bulunmayan tüm bireylere 50 yaşından sonra dışkıda gizli kan incelemesi veya eğer olanak varsa kolonoskopi veya sigmoidoskopi önerilmektedir. Dışkıda gizli kan pozitif çıkarsa kolonoskopi yapılması önerilmektedir. İlk kolonoskopi normalse 10 yılda bir, sigmoidoskopi normalse 5 yılda bir bu incelemelerin tekrarı önerilmektedir.

Bağırsak kanseri için yüksek riskli birey tanımı:

  • Geçmişte bağırsak polipleri bulunmuş olması
  • Geçmişte tedavi edilmiş ve iyileşmiş bağırsak kanseri tanısının olması
  • Crohn veya ülseratif kolit gibi enflamatuvar bağırsak hastalığı nedeniyle tedavi görmekte olan veya bu hastalıklardan birisine ait tanısı bulunanlar
  • Birinci derece 1 akraba veya 2. dereceden 2 akrabasında bağırsak kanseri olanlar

 

Yüksek Riskli Bireylerde Tarama

Yukarda belirtilen yüksek riskleri olan bireylerde tarama genelde değişen yaşlarda kolonoskopi ile yapılır. Eğer ailede bağırsak kanseri varsa, sizde kolonoskopik taramaların ailede ilk görüldüğü yaştan 10 yıl önce başlamalıdır. Eğer enflamatuvar bağırsak hastalığı nedeniyle tarama yapılıyorsa taramaların bu hastalığın ortaya çıkışından 8-10 yıl sonra başlaması gerekir.

Eğer tarama kolonoskopisi sırasında polipler varsa bunlar kolonoskopi sırasında alınır ve kötü huylu hücreler olup olmadığını anlamak için patolojiye gönderilir. Bundan sonraki tarama aralıkları poliplerin tipine bağlı olmak üzere hekiminiz tarafından size bildirilecektir. Bu süre 6 ayla 5 yıl arasında değişebilir.

Eğer ailede sadece bir 2. derece akrabada bağırsak kanseri varsa toplum taramasına ait yukardaki kriterler doğrultusunda tarama yapılabilir.

 

Prostat Kanseri

Prostat sadece erkeklerde bulunan ve mesane (idrar torbası) altında yerleşen bir organdır. Yaşlandıkça prostat dokusunda büyüme görülebilir. Bu büyümenin kanserle ilgisi yoktur. Ancak idrar tutukluğu, yanma ve cinsel işlevlerde bozulmaya yol açtığında ameliyat edilmeyi gerektirebilir. Prostat kanseri de benzer bulgularla karşımıza çıkabilir. Prostat kanserini arttıran faktörler şöyle özetlenebilir:

  • 50 ‘nin üzerinde yaş
  • Ailede 1. Derece akrabalarda (baba, kardeş, erkek çocuk) prostat kanseri bulunması
  • Fazla yağlı beslenme ve alkol tüketimi

Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser tipidir. Ancak, en sık ölümlere yol açan kanser türü değildir. Bu nedenle toplumsal tarama yöntemleri ve taramaya başlama yaşı konusunda hekimler arasında halen tartışmalar sürmektedir.

Günümüzde prostat kanserini erken tanımak için kullanılan tarama yöntemleri şunlardır:

  1. Muayene: parmakla makattan yapılan muayene ile prostatta büyüme veya kitle olup olmadığına bakılır. Bu muayene sırasında prostat içinde hapsolmuş küçük kitlelerin fark edilmesi mümkün olmayabilir. Kısacası küçük kanserlerin yanlışlıkla atlanması olasıdır.

  2. PSA (prostat spesifik antijen): kanda bakılan bu madde prostatta olan her hangi bir sorunda yükselebilir. PSA değeri 1-4 ng/ml olan 7 erkekten sadece 1’inde gerçek kanser saptandığı bilinmektedir. Bu da PSA’nın yanlışlıkla pozitif bulunma olasılığının fazla olduğu ve güvenirliğinin düşük olduğu anlamına gelir. PSA değeri 4 ng/ml üzerindeyse kanser bulma olasılığı ortalama üçte bire yükselir.

Tarama için kanda PSA bakılmasına ve muayeneye genelde 50 yaşında başlaması ve yıllık aralarla yapılması önerilmektedir. Ancak, birinci derece akrabalarda prostat kanseri varsa tarama başlangıç yaşı 40 olarak kabul edilir. PSA değeri yüksekse veya muayenede şüpheli bulgular varsa doktorunuz sizden prostat biyopsisi isteyebilir. Prostat biyopsisi, ultrason adlı alete bağlı bir çubuk yardımıyla makattan girilerek prostat dokusundan parça alma işlemidir. Biyopside alınan parçalar patolog tarafından incelenerek, kanser taşıyıp taşımadığınız hakkında bilgi verilecektir.

Kanser ve Beslenme

İletişim Bilgileri

Fulya, Teşfikiye Mah, Hakkı Yeten Cd.
Fulya Terrace Center No:14 D:83
Şişli, İstanbul

Yararlı Linkler

Please publish modules in offcanvas position.